top of page

EV SAHİPLERİNİN DİKKATİNE...

  • Yazarın fotoğrafı: hilal acar
    hilal acar
  • 18 Tem 2023
  • 9 dakikada okunur

Başvuranın erkek olması sebebiyle ev sahibinin kendisine evi kiraya vermemesini ayrımcılık yasağının ihlali kabul edilerek emlak danışmanına, ev sahibine ve ilanın yayınlandığı internet sitesine toplamda 101.571 TL idari para cezasına hükmedildi.


TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU

KURUL KARARI

Başvuru Numarası : 2022/95

Toplantı Tarihi/Sayısı : 30.3.2023/201

Karar Numarası : 302

Başvuran : M. F. K.

Başvuran Vekili : -

Adres : --

Muhatap Kurum/Kişi : 1- A. U. – ... Gayrimenkul 2- E. Y. 3- … A.Ş.

Muhatap Adres :


I. BAŞVURUNUNKONUSU

1. Başvuru; başvuranın kiralamak istediği dairenin emlakçı tarafından erkek olması gerekçe gösterilerek kiraya verilmemesinin cinsiyet temelinde ayrımcılık oluşturduğu iddiasına ilişkindir.

II. İNCELEME SÜRECİ

2. Başvuran başvuru dilekçesinde özetle;

a. Kiralık ev ilanlarının bulunduğu “…” isimli internet sitesinde “…” ilan numarası ile yayınlanan kiralık daire ilanı için ilan sahibi olan ... Gayrimenkul ile iletişime geçtiğini ve söz konusu daireyi kiralamak istediğini belirttiğini,

b. Kiralama talebinin erkek olması sebebiyle kabul edilmediğini, bunun ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu muhataba bildirdiğini,

c. Karşılaştığı muamele dolayısıyla muhatap ile yazılı olarak iletişime geçemediğini ve ilan konusu evi kiralayamadığını böylece ayrımcılığa maruz kaldığını ifade etmekte, ilgili kişi hakkında gereğinin yapılmasını talep etmektedir.

3. Muhatap … Gayrimenkul'de emlak danışmanı olan A. U. 'ndan alınan yazılı görüşte özetle;

a. Başvuran ile yaptığı görüşmede başvurana, ev sahibinin erkek öğrenciye evinin kiralanmamasını istediğini, gerekirse ev sahibiyle erkek öğrencilere evini kiralaması konusunda ikna etmek için görüşme yapabileceğini belirttiğini,

b. Ayrıca ev sahibi ile erkek öğrencilere evin kiralanmaması konusunda yaşadığı sorunlar sebebiyle internet sitesinde yayınlanan başvuru konusu ilanı kaldırdıklarını ifade etmektedir.

4. Muhatap ev sahibi E. Y.'tan yazılı görüşünü sunması talep edilmiş ancak kanuni süre geçmesine rağmen muhatap görüşünü sunmamıştır.

5. Muhatap A. U.'nın yazılı görüşüne karşı başvuran tarafından sunulan yazılı görüşte özetle; kendisi ve arkadaşının U.'ndan fikrini değiştirebilecekleri inancıyla ev sahibi ile konuşmasını istedikleri ama muhatabın bu talebi reddettiği, ilandaki ifadelerin ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini muhatap A. U.'ya ifade ettiklerini, bunun üzerine muhatabın "Nereye şikayet ederseniz edin." dediğini, nitekim ilanın bu konuşma üzerine bir ay daha yayında kaldığı belirtilerek ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialar yinelenmektedir.

6. Söz konusu ilanın “…” isimli internet sitesi üzerinden yayımlanmış olması sebebiyle bu konuya ilişkin olarak … A.Ş.’den alınan 31.01.2023 tarih ve … sayılı yazılı görüşte şirket özetle;

a. Şirketin 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun uyarınca “yer sağlayıcı” olarak faaliyet gösterdiğini, buna göre yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı faaliyetlerin söz konusu olupolmadığınıaraştırmakla yükümlüolmadığını,

b. Şirketin iş süreçleri arasında ilan yayımlanmadan önce o ilanın Şirket portalında yer alan “İlan Verme Kuralları”na uygun olup olmadığını denetleyen/kontrol eden bir moderasyon süreci bulunduğunu,

c. Bireysel üyeler tarafından yayımlanmak istenen ilanların bir kısmının yayına alınmadan önce yapay zeka üzerinden onaya düştüğünü, bir kısmının ise Şirketin moderasyon sürecinde onaya düşerek manuel olarak kontrol edildiğini,

ç. Kontrole düşen ilanda, ilan verme kurallarına aykırı bir içerik bulunuyorsa o ilanın yayına alınmadığını,

d. Kurumsal üyelerde ise üyelik aşamasında kullanıcıdan ilan verme kurallarına aykırı bir içerik bulunuyor ise ilanın yayına alınmadığını,

e. Hem moderasyon sürecinde tespit edilebilen hem de ilan yayına alındıktan sonra iletilen şikayetler üzerine, kişilik haklarına zarar veren ve/veya hukuka aykırı nitelikte ifadeler içeren ilanların “uyar/kaldır” yöntemiyle veya Şirkete e-posta yoluyla iletilmesi ile, ilgili ilanların yayından kaldırılabildiğini veya şikayetin hızlıca çözümlendiğini ifade etmektedir

III. İLGİLİ MEVZUAT

7. Anayasa'nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesi şöyledir: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (...) ”

8. Anayasa'nın“Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48’inci maddesişöyledir: “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir (…)”

9. 20/4/2016 tarihli ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinin (d) bendişöyledir: “d) Doğrudan ayrımcılık: Bir gerçek veya tüzel kişinin, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerine dayanılarak engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi (...) ifade eder.”

10. 6701 sayılı Kanun'un “Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı” başlıklı 3’üncü maddesi şöyledir: “(1) Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir. (2) Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı ayrımcılık yasaktır. (...)(4) Ayrımcılık yasağı bakımından sorumluluk altında olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, yetki alanları içerisinde bulunan konular bakımından ayrımcılığın tespiti, ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.”

11. Anılan Kanun'un “Ayrımcılık türleri” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “(1) Bu Kanun kapsamına giren ayrımcılık türleri şunlardır: a) Ayrı tutma. b) Ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatları uygulama. c) Çoklu ayrımcılık. ç) Doğrudan ayrımcılık. d) Dolaylı ayrımcılık. e) İşyerinde yıldırma. f) Makul düzenleme yapmama. g) Taciz. ğ) Varsayılan temele dayalı ayrımcılık.”

12. 6701 sayılı Kanun'un “Ayrımcılık yasağının kapsamı” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamaz. Bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi de kapsar.” aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ve bunlar tarafından yetkilendirilenler, taşınır ve taşınmazları kamuya açık bir şekilde sunarken bu malları edinmek veya kiralamak isteyenler ile bunlar hakkında bilgi almak isteyenler aleyhine, bunların kiralanması, kira akdinin şartlarının belirlenmesi, kira akdinin yenilenmesi veya sona erdirilmesi, satışı ve devri süreçlerinin hiçbirinde ayrımcılık yapamaz.”

13. 6701 sayılı Kanun'un 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, Kurumun, “ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek” le görevli olduğu düzenlenmiştir.

14. 6701 sayılı Kanun'un 21’inci maddesi şöyledir: “Münhasıran ayrımcılık yasağının ihlali iddiasıyla Kuruma yapılan başvurularda, başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması hâlinde, karşı tarafın ayrımcılık yasağını ve eşit muamele ilkesini ihlal etmediğini ispat etmesi gerekir.”

IV. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

15. 6701 sayılı Kanun'un “Başvurular” başlıklı 17’nci maddesinin birinci fıkrasında “Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi Kuruma başvurabilir.” hükmü bulunmaktadır. Başvuran, cinsiyeti sebebiyle kendisine söz konusu evin kiralanmamasının ayrımcılık yasağı teşkil ettiğini iddia etmektedir. Yapılan inceleme neticesinde başvurununesastan incelenebilecek bir başvuru olduğu değerlendirmesine varılmıştır.

16. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 14’üncü maddesine göre: “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan güvence altına alınır.”

17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında ayrımcılık; objektif ve makul bir neden olmaksızın, aynı durumdaki kişilere farklı muamelede bulunmak olarak tanımlanmıştır (AİHM, Willis/Birleşik Krallık, B. No:36042/97, 11/9/2002, para. 48; AİHM, Okpisz/Almanya, B. No: 59140/00, 15/2/2006, para. 33). Farklı muamelenin objektif ve makul bir nedene dayanması hususu ise AİHM tarafından belirli kriterler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu durumda, söz konusu meşruluğun varlığı ilk olarak, demokratik bir toplumda geçerli olan ilkeler göz önünde bulundurularak söz konusu tedbirin amacı ile etkileri arasındaki ilişki bağlamında değerlendirilmelidir. Sözleşme’de belirtilen bir hakkın kullanılmasının ardındaki muamele farklılığının sadece meşru bir amaca yönelik olması tek başına yeterli değildir. 14’üncü maddedeki ayrımcılık yasağı, gerçekleştirilmek istenen amaç ile kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisi bulunmadığı takdirde de aynı şekilde ihlal edilmektedir (AİHM, Belçika’da Eğitim Dili Davası, B. No: 1474/62;... 23/7/1968, para. 10).

18. AİHM’e göre benzer durumlardaki kişilerin gördükleri muamelede, belirlenebilir bir özelliğe dayalı bir farklılık varsa doğrudan ayrımcılıktan söz edilebilir (AİHM, Carson ve Diğerleri/ Birleşik Krallık [BD], B. No: 42184/05, 16/3/2010, para. 61). Bir bireyin farklı muameleye tabi olması odağında gelişen doğrudan ayrımcılığın temelinde istenmeyen bir muamele vardır. Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları Komitesi’nin 20 No.lu Genel Yorumunda doğrudan ayrımcılık şöyle tanımlanmıştır: “Bir bireyin benzer bir durumda diğer bir bireye göre ayrımcılığın yasaklandığı nedenler temelinde daha olumsuz bir muamele görmesi, ayrıca karşılaştırılabilir benzer bir durum söz konusu olmadığında ayrımcılığın yasaklandığı nedenler temelinde yapılan ve zarar veren eylemleri ya da ihmalleri de içerir.” (Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları Komitesi, 10/7/2009, para.10/a)

19. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) göre ayrımcılık iddiasının ciddiye alınabilmesi için başvuranın kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu farklılığın meşru bir amaç olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayırımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekmektedir (AYM, Devrim Evin, B. No: 2013/2069, 20/2/2014, para. 34).

20. AYM, farklı muamelenin varlığının ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde başvuranın herhangi bir ispat çabasına girişmesinin beklenmeyeceğini, bu bağlamda mevzuattan kaynaklanan veya uygulamadan kaynaklansa bile muamele sahibinin saikinden/niyetinden bağımsız bir biçimde oluşan farklı muameleler için başvuranın ayrıca bir ispat külfeti altına girmesinin söz konusu olamayacağını belirtmektedir. Bununla birlikte ayrımcı saiklerle bir kimseye kötü muamelede bulunulması gibi farklı muamelenin ancak uygulayıcının saikiyle/niyetiyle ortaya çıktığı durumlarda bunun ispatlanması yükümlülüğünün başvurana ait olacağına, zira bu gibi hâllerde ilgili işlem veya eylemi farklı muamele hüviyetine büründüren olgunun, muamelede bulunanın niyeti olacağına vurgu yapmaktadır (AYM, Burcu Reis, B. No: 2016/5824, 28/12/2021, para. 57).

21. İspat yüküyle ilgili olarak, 6701 sayılı Kanun’un 21’inci maddesine göre Kuruma yapılan başvurularda ispat yükünün yer değiştirmesi için başvuranın iddiasının gerçekliğine dair kuvvetli emareler ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması gerekmektedir (Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), B. No:2019/2118, K. No: 2019/64, 19/11/2019, para. 32).

22. Somut olayda, başvuran tarafından ayrımcı muamele iddiasına ilişkin olarak başvuru dilekçesinin ekinde … Gayrimenkul'un oluşturduğu ilana ilişkin ekran görüntüsü sunulmuştur. Bu görüntüde ilanın başlığında “Paşabahçede aileye bayan öğrenciye uygun 3+1 temiz arakat daire” yazdığı görülmüştür. Başvuranın beyanına göre; başvuran ile emlak danışmanı muhatap A.U. arasındaki telefon görüşmesinde kendisine ev sahibinin erkek öğrenciye evinin kiralanmasını istemediğini belirttiği, muhatap A. U.'nın sunduğu görüş yazısındaki ifadelerin de bu durumu teyit ettiği anlaşılmıştır. Ev sahibi muhatap E. Y.'ın ise Kurumumuza yazılı görüşünü sunmaması sebebiyle aksi bir kanaate varılamamıştır. Somut olayda başvuran tarafından sunulan ekran görüntüsü ve diğer bilgiler ile muhatabın görüşü birlikte değerlendirildiğinde başvurana yalnızca erkek olması sebebiyle ev kiralanmayarak cinsiyeti sebebiyle farklı muamelede bulunulduğu değerlendirilmiştir.

23. Söz konusu ilanın “…” isimli internet sitesi üzerinden yayımlanmış olması sebebiyle bu konuya ilişkin olarak … A.Ş.’den 31.01.2023 tarih ve … sayılı yazılı görüş alınmıştır. Yapılan incelemenin ardından şirketin 5651 sayılı Kanun’un 2'nci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendindeki “Yer sağlayıcı: Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri,” hükmüne göre yer sağlayıcı kapsamına girdiği değerlendirilmiştir. Ayrıca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun oluşturduğu Ticari Amaçlı Hizmet Veren Yer Sağlayıcılar Listesinde yapılan aramada “…” isimli internet sitesinin bu listede bulunduğu da tespit edilmiştir. Bu tespitin ardından yer sağlayıcıların sorumluluklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 5651 sayılı Kanun'un “Yer Sağlayıcının Yükümlülükleri” başlıklı 5'inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.” hükmüyle her ne kadar yer sağlayıcıların yer sağladığı içeriği kontrol veya araştırmakla yükümlü olmadığı düzenlenmiş olsa da 6701 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinin dördüncü fıkrasının “Ayrımcılık yasağı bakımından sorumluluk altında olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri, yetki alanları içerisinde bulunan konular bakımından ayrımcılığın tespiti, ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.” hükmü gereğince bir özel hukuk tüzel kişisi olan şirketin yükümlülüğü devametmektedir.

24. Muhatap … A.Ş. internet sitesindeki ilanların yayınlanmalarından önce belirli bir filtreleme sürecinden geçtiğini, bu süreçte ilanların muhatabın internet sitesinde yer alan “İlan Verme Kuralları”na uygunluğunun incelendiğini, ilanların bir kısmının yapay zekâyla bir kısmının ise manuel olarak kontrol edildiğini ifade etmektedir. … internet sitesinde yer alan Bireysel Hesap Sözleşmesinin 5.2.2. maddesine göre; internet sitesindeki bilgi ve içerikleri erişimine kapatabilme ve silme hakkını saklı tutmaktadır. Aynı Sözleşmenin 5.2.4. maddesine göre; hukuka, mevzuata, başkalarının haklarına, “Hesap Sözleşmesi” koşullarına, kişisel verilerin korunmasına, genel ahlak kurallarına aykırı olan mesajları, içerikleri istediği zaman ve şekilde erişimden kaldırabilme hakkına da sahiptir.

25. “…” internet sitesinde yer alan Bireysel Hesap Sözleşmesi'nin 5.2.2. ve 5.2.4. maddelerine göre mevzuata aykırı içerikleri kaldırma ve silme hakkına sahip olduğunu ifade eden şirketin, bu ilanlardaki ayrımcılık yasağını ihlal eden ifadeleri de tespit edip düzeltilmesini veya kaldırılmasını sağlayabilecekken, 6701 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli tedbirleri almadığı, böylece ayrımcılık yasağının ihlal edilmesine yol açtığı değerlendirilmiştir. İnternet sitesinde yer alan “İlan Verme Kuralları”na ayrımcılık yasağına aykırı olabilecek ifadelerin ilanlarda yer almaması gerektiğine ilişkin bir kuralı da ekleyebileceği öngörülen muhatap … A.Ş.’nin internet sitesinde yayınlanan içeriklerin ayrımcılık yasağını ihlal etmesinden sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.

26. Sözleşme özgürlüğü Anayasa'nın 48’inci maddesinde teminat altına alınmış olup buna göre herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Sözleşme özgürlüğü, sözleşme yapıp yapmama ya da sözleşmenin karşı tarafını seçebilme özgürlüğüdür. Bu kapsamda, hiç kimse istemediği bir kişi ile sözleşme yapmak zorunda değildir ve kişi, sözleşme yapmak istediği kişiyi serbestçe tayin etme hakkına sahiptir. Sözleşme özgürlüğü Anayasa'da güvence altına alınmış olmakla birlikte kişilere sınırsız bir hareket alanı vermemekte, özellikle Anayasa’nın başlangıç metninde ve 10’uncu maddesinde yer bulan eşitlik ilkesi, AİHS’nin 14’üncü maddesi ve 6701 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde yer alan ayrımcılık yasağı bu hakların kullanımındaönemlibir sınırlama getirmektedir.

27. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun “Simsarlık Sözleşmesi” başlıklı 3'üncü bölümünün 520'nci maddesinde “Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü ile; yine aynı Kanun'un 521' inci maddesinde “Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır.” hükmü bulunmaktadır. Emlak danışmanı, simsarlık sözleşmelerine göre faaliyet yürüten ve yaptıkları faaliyetler sonucunda sözleşme kurulduğu takdirde ücrete hak kazanan bir aracıdır. Başvuruda, değerlendirilmesi gereken bir diğer husus, emlak danışmanı A. U.'nın ayrımcılık iddiasına konu olaylara iştirakidir. 6701 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatları uygulama ayrımcılık türleri arasında sayılmıştır. Mezkûr Kanun'un 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre ise ayrımcılık talimatı “Bir kişinin kendi nam veya hesabına eylem ve işlemlerde bulunmaya yetkili kıldığı kişilere veya bir kamu görevlisinin diğer kişilere verdiği ayrımcılık yapılmasına yönelik talimatı” ifade etmektedir. Somut olayda muhatap emlak danışmanı A. U. yalnızca kendisine verilen talimatı yerine getirdiğini ifade etse de 6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık talimatını uygulamak da yasaklanmış ve bir ayrımcılık türü olarak düzenlenmiştir.

28. Kurumumuza yapılan başvuruda; muhatap ev sahibi, objektif bir gerekçe olmaksızın başvuranın cinsiyeti nedeniyle söz konusu taşınmazı başvurana kiralamamış; emlak danışmanı ayrımcı talimatı uygulamak suretiyle farklı muameleningerçekleştirilmesine iştirak etmiştir.

29. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvuranın cinsiyeti nedeniyle ayrımcı bir muameleye maruz kaldığı dolayısıyla da eşit muamele ilkesi ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.

V. KARAR

A. Başvuruda AYRIMCILIKYASAĞI İHLALİ YAPILDIĞINA,

B. Muhatap A. U. hakkında 6.000 TL, muhatap E. Y. hakkında 6.000 TL ve muhatap … A.Ş. hakkında 89.571 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,

C. Kararın taraflara tebliğine ve KAMUOYUNA DUYURULMASINA,

Ç. Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesine başvurulabileceğine, 30/3/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİYLE, karar verildi.


ERİŞİM: https://www.tihek.gov.tr/kategori/pages/kararlar erişim tarihi 18.07.2023

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, insanların yaş aldıkça kendilerini garanti altına alma ihtiyaçları sebebiyle doğmuş bir sözleşme...

 
 
 

Comments


YUKARI ÇIK

©2023 by Selim Can ERMİŞ.

bottom of page